Category Archives: Örnek Makaleler

İnsanın Anlam Arayışı ve Yeni Çağ İnanışları

ABSRACT

The Purpose of Human’s Quest for Meaning and New Age Beliefs

 

The objective of this study is, firstly, to examine the relationship between the variables of the meaning of life and New Age Beliefs, and secondly, to analyze the relationships between these variables and some demographic variables.

In the collection of data, a survey form composed of the New Age Beliefs Scale (NABS) developed by Kaya and Aydin (2013), the Purpose and Meaning of Life Scale (PMLS) developed by the researcher, and items of personal information questions was used.

The findings demonstrate a significant relationship between the meaning of life and the variables of marital status [t(946)=6.51; p<0.001], gender [t(945)=2.31; p<0.05], age [F(3,933)=13.354; p<0.001], level of education [F(4,939)=4.572; p<0.01] and place of residence [F(4,945)=4.337; p<0.01]; however, it indicates no significant relationship between the socio-economic status variables [F(4,936)=1.871; p>0.05].

A significant relationship was detected between New Age Beliefs and the variables of marital status [t(946)=3.54; p<0.001], gender [t(945)=2.04; p<0.05] and age [F(3,933)=2.708; p<0.05]. Yet, no significant relationship was found between New Age Beliefs and the variables of level of education [F(4,939)=0.828; p>0.05], place of residence [F(4,945)=0.872; p>0.05] and socio-economic status [F(4,936)=0.298; p>0.05]. Lastly, a significant relationship was detected between the meaning of life and New Age Beliefs in a negative direction (r=-0.29) and at a significance level of p<0.001.

Keywords: Quest for Meaning, Meaninglessness, New Age Beliefs.

Klinik Gram Negatif Bakterilerde Virulans Faktör Genleri ile Biyofilm Oluşumlarının Belirlenmesi

ABSRACT

Klinik Gram Negatif Bakterilerde Virulans Faktör Genleri ile Biyofilm Oluşumlarının Belirlenmesi

188 Gram-negative bacteria were isolated from various samples and antibiotic susceptibility testing were performed. 188 strains were screened by PCR for class 1 integron, virulence and antibiotic resistance genes. blaOXA-23 and blaOXA-51 genes positive samples were cloned into the pGEM-T vector and the plasmids were sent for DNA sequence analysis. The biofilm forming capacities of the strains and the antibiofilm effect of Rumex silver nanoparticle were quantitatively determined. Virulence factor genes were found in the isolates aer (29.78%), sfa (28.19%), afa (27.12%), cnf (21.27%), pap (12.76%) and hly (12.76%), respectively. Class 1 integron was detected high rate (88.82%) among strains. The observed that 46.27% of the isolates had the ability to form biofilms. PMQR genes were detected 15 strains. blaOXA-23 gene was detected in 16 and blaOXA-51 gene in 19 isolates.In this study, clinical isolate K. oxytoca carrying both blaOXA-23 and blaOXA-51 genes was identified first time from Turkey.

Rumex silver nanoparticles (NPs) were revealed to exhibit antibiofilm activity against different isolates with moderate and strong biofilm-forming ability. The NPs reduced the biofilm-forming capacity of A. baumannii and K. pneumonaie by 2.66-fold and 3.25-fold, whereas they decreased the E.coli biofilm-forming capacity by 1.25-fold. The investigation of microbial biofilm could play an important role in developing new strategies for treatment options. In conclusion since the limited treatment options of antibiotic-resistant Gram-negative pathogens that cause serious infections are an important problem in terms of public health it is important to investigate antibiotic resistance, virulence factor genes and biofilm formation in these pathogens.

 

Keywords: Biofilm, Silver nanoparticles K.oxytoca, OXA, Virulence factor gene

Nörolojik Hastalığa Sahip Kadınların Gebelik Deneyimleri ve Kaygı Düzeylerinin İncelenmesi ÖZET MAKALE

ÖZET

Objective: Kadınlar, gebeliğe özgü kaygının yanı sıra, hamilelik sırasında yüksek anksiyete ile ilişkili oluşan  hastalıklar veya olumsuzluklara bağlı olarakta ek kaygı yaşamaktadırlar. Kadınların yaklaşık %23 ‘inin gebelik süresince yaygın kaygı bozuklukları  yaşadığı, özellikle son trimesterda  yaşanılan kaygı bozukluğu sıklığının arttığı belirtilmektedir.

Material and Methods: Kesitsel tipte olan bu çalışmada dahil edilme kriterlerini karşılayan gebelerden veriler, Tanıtıcı Bilgi Formu, Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri ve Gebelik Deneyimleri Ölçeği (GDÖ) ile yüz yüze görüşme yöntemi ile elde edildi. Gebelerin sosyodemografik özellikleri, klinik özellikleri ve obstetrik özellikleri araştırmacılar tarafından oluşturlan tanıtıcı bilgi formu kullanılarak toplandı ve kaydedildi. Çalışma toplam 358 gebe katılıcımcı ile tamamlandı.

Results: Çalışma kapsamına alınan gebelerin yaş ortalaması 29,01 ± 5,37 olup, eğitim durumuna bakıldığında %41,1’ inin lise olduğu bulunmuştur. Gebelik haftasına göre kadınların %78,2’ si 3. Trimesterdaydı. Çalışmamızda gebelerin sahip olduğu nörolojik hastalıklara baktığımızda %74’ünün migren ve baş ağrısına sahip olduğu saptanmıştır. Gebelerin “durumluk kaygı” ortalaması 40,33±8,10, “sürekli kaygı” ortalaması 37,79±8,50 olarak saptanmıştır. Gebelerin GDÖ ölçek puan ortalamaları incelendiğinde; Gebelerin “olumlu sıklık” ortalaması 27,28±7,08, “olumsuz sıklık” ortalaması 17,39±5,55 olarak saptanmıştır.

Conclusion: Nörolojik hastalığa sahip gebelerin durumluk ve sürekli kaygı düzeyleri, gebeliğe özgü olumlu ve olumsuz deneyimlerin sıklığı ve yoğunluğu ile anlamlı olarak ilişkiliydi. Nörolojik hastalık kaynaklı gebelikte oluşan duygudurum ve kaygı bozukluklarının erken tanılanması, uygun müdahale ve bakımın üzerinde durulması  hem anne hem de fetüs üzerindeki zararlı etkileri en aza indirmek için önem arzetmektedir.

Keywords: Neurological diseases, Pregnancy, Anxiety

Sayı Duyusu Ve Bileşenleri Açısından İlkokul Matematik Ders Kitaplarının İncelenmesi ÖZET MAKALE

ÖZ

Bu çalışma, sayı duyusunun temel bileşenlerini 2022-2023 yılları arasında ilkokul 1-4. seviyesinde okutulan ders kitaplarını incelemesi esas alınmıştır. çalışma kapsamında içerik düzenlemeleri, sayı bileşeni kodları ile incelenmiştir. Kodlama sistemi içerisinde sayı duyusu bileşenleri gruplandırılmış ve grupların, hangi sayı duyusu bileşenlerinin ders kitaplarında daha yoğunluklu kullanıldığı analiz edilmiştir. Yapılan analiz, çalışma kapsamında belirlenen araştırma hedefleri ile yorumlanmış ve sonuçlar bölümünde değerlendirilmiştir. Bu çalışma ile, ders kitaplarının nasıl tetkik edilebileceği konusunda bir belge incelemesi ve durum çalışması  deseninin  birlikte kullanımı sağlanmıştır.

 

Anahtar Kelimeler: Öğretmenlik Mesleği, İlkokul Matematik Ders Kitabı, Sayı Duyusu, Sayı Hissi

TİP II SANSÜRLÜ POWER LİNDLEY DAĞILIMLI KİTLELERDE HATALI SINIFLANDIRMA ORANLARININ İRDELENMESİ

ÖZET

Power Lindley Dağılımı son zamanlarda Ghitany tarafından ömür boyu verileri analiz etmek maksadıyla basit ve kullanışlı bir güvenilirlik modeli olarak kullanılmıştır.PowerLindley Dağılımı modeli , yoğunluk ve hazard oranı fonksiyonlarının şekli , çarpıklığı ve basıklığı açısından LindleyDağılımı’ndan daha fazla esnekliğe sahiptir.PowerLindley Dağılımı için , dizi istatistiklerinin her birisinin tek momentleri , sonuç momentleri , marjinal moment üreten fonksiyonlar ve ortak moment üreten fonksiyonlar için kesin ve açık olan ifadeler şu şekildedir.Bu ilişkilerini kullanarak , parametrelerin çeşitli değerleri için 10 boyutlu örneklerden sıra istatistiklerinin beklenen değerleri , ikinci anları , sapmalar ve kovaryans tabloları vardır.Buna ek olarak , Tip-II  sağ sansürlü örnekleme dayalı konum ve ölçek parametreleri en iyi lineer yansız tahminler elde etmek için bu anlar kullanılır.

 

Anahtar kelimeler: Lindley Dağılımı, Power Lindley Dağılımı, Parametre tahmini, II. Tip Sansürlü veri.

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETİMİNDE BİLGİSAYAR DESTEKLİ TEKNOLOJİ KULLANIMI UYGULAMALARI İÇERİK ANALİZİ

ÖZET

Bu araştırma Türkiye’de Türk Dili ve Edebiyatı eğitiminde kullanılan teknoloji destekleri uygulamalar hakkında 2010 ve 2022 yılları arasında yayınlanan bilimsel araştırmaları çeşitleri, yazar sayıları, yayın yılları, konusu açısından inceleyebilmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma kapsamında üniversitelerin ve yayınlanan akademik dergilerin web siteleri taranmış tarama sonucu elde edilen 2010-2022 yılları arasında yayınlanan Türkiye’de Türk Dili ve Edebiyatı eğitiminde kullanılan teknoloji destekli uygulamalar ile ilgili bilimsel araştırmalar sınıflandırılarak verileri YÖK tez merkezi ve Google Scholar veri tabanlarında “web 2.0, Türk Dili ve Edebiyatı  web 2.0 Türkçe Dersi, Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi,, teknoloji” anahtar kelimeleri kullanılarak tarama yapılmıştır. Elde edilen sayısal bulgular grafiklerle birlikte yüzdelik olarak yorumlanmıştır. Gelişen teknoloji her alanı etkilediği gibi eğitim alanını da etkilemiştir. Bu da eğitim alanında, sürekli yenilenen güncellenen bilgiler karşısında öğretmenler de kendi bilgilerini de güncel tutma isteğinde bulunup bunun için çaba göstermektedirler. Bu güncelleme genellikle öğretmenler için hizmet içi eğitimlerle bilgilerini destekleyip güçlendirebildikleri alanları yaratmaktadır. Türk Dili ve Edebiyatı öğretiminde güncel teknolojileri uygulama deneyimleri tanıtılıp yaygınlaştırılması da hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından önemli kabul edilmektedir.

 

Anahtar Kelimeler: Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi, Teknolojiyle Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi, eğitim teknolojisi, öğretim teknolojisi, Türkçe eğitimi, web 2.0 araçları.

TÜRKÇE ÖĞRENME PROGRAMI UYUMLULUK İNCELEMESİ

ÖZET

Bu çalışmada doküman analizi kullanılarak  MEB ve PİCTES belgeleri incelenmiştir. Yabancı öğrencilere Türkçe öğretmeye yönelik  programlar arasında belirli ortaklıklar ve farklılıklar olduğu görülmektedir. Her iki belge de, uygulayıcılara herhangi bir ölçme ve değerlendirme yöntemi sınırlaması koymazken, çok boyutlu ve çoklu değerlendirmeyi teşvik etmektedir. Ancak, MEB Türkçe programında dil seviyeleri sınıf düzeyine göre belirlenirken, Başvuru Metni’nde dil seviyeleri öğrencinin dil yeteneklerine bağlı olarak belirlenmektedir. Başvuru Metni’nde öğrencilerin ne kadar iyi bir şeyi yapabildiklerini gösteren açıklamalar bulunurken, Türkçe programında bu tip açıklamalar bulunmadığı görülmektedir. Ayrıca Türkçe programında konuşma becerisinin değerlendirilmesi için özel bir alan bulunmazken, Başvuru Metni’nde sözlü sınavlar bu amaçla kullanılmaktadır

Her iki belgede de sürekli izleme, şekillendirme, sonuç odaklı ve devamlı değerlendirme yaklaşımları öne çıkmaktadır. Başvuru Metni’nde özellikle dikkat çeken bir özellik ise öğrencinin dil kullanım alanlarına göre kategorilere ayrılması ve bu kategorilere göre program tasarımının yapılmasıdır. Bu alanlar kişisel, kamusal, mesleki ve eğitim alanları olarak belirlenmiş ve içerisinde detaylı ifade kategorileri yer almıştır. Bu yaklaşımın, öğretmen ve program geliştiricilere öğrencinin ihtiyaçları, ilgileri ve yeteneklerine uygun bir eğitim programı oluşturulmasında rehberlik etmekte olduğu görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: MEB, Pictes, dil eğitimi, değerlendirme, çok boyutlu değerlendirme, dil seviyeleri, Türkçe programları

ÜLKELERİN GELİŞMİŞLİK SEVİYESİ İLE KURUMSALLAŞMA SEVİYELERİ

ÖZET

Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri; sosyal, kültürel, idari ve ekonomik boyutlar başta olmak üzere çeşitli açılardan ele alınmaktadır. Bu değerlendirmeler de ülkeleri gelişmişlik açısından sınıflandırmaya yaramaktadır. Gelişmiş ülke statüsüne kavuşmak toplumların refah seviyesini ve ülke zenginliğini artırmaktadır. Gelişmişliğin yanı sıra ülkelerin kurumsallaşma yetenekleri ve kurumsal yapılarının varlıkları son yıllarda önemini daha fazla hissettirmektedir. Kurumsal ülkelerin katılımcı demokrasileri ve yönetim becerileri politik açıdan onlara güç sağlamaktadır. Yeni iktisadi yaklaşımlarda hem teorik hem metodolojik açıdan ele alınan kurumsallaşma seviyesinin ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ile olan ilişkilerinin anlaşılması ve ortaya çıkarılması önem taşımaktadır. Bu çalışmada ülkelerin gelişmişlik seviyeleri ile kurumsallaşma seviyeleri arasında var olan ilişkilerin panel veri analizi yöntemiyle incelenmesi amaçlanmaktadır.

 

Anahtar Sözcükler: Gelişme, Gelişmişlik Seviyesi, Kurumsallaşma

YEŞİL TÜKETİM KAVRAMININ SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE VS FRANSA

ÖZET

 

Küreselleşmeyle birlikte insanların istek ve ihtiyaçları da artmıştır.  Küreselleşme dışında gelişen teknoloji ve endüstri, her şeyin hızlı tüketildiği  bir davranış biçimine yol açmıştır. Tüketim faaliyetlerindeki diğer köklü değişiklikler de doğal kaynakların hızlı ve bilinçsizce yok edilmesine yol açmakta, bu da ekolojik dengenin bozulmasına ve kaynakların tükenmesine neden olmaktadır.  Ekolojik sorunlar doğal çevreyi etkilediği gibi tüketiciler üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır. İnsan ve çevre arasındaki sürekli etkileşim, ülkelerin kalkınma politikalarında “sürdürülebilir çevre”yi esas alarak hareket etmelerine, işletmelerin üretimlerinde bu konsepte göre hareket etmelerine ve tüketicilerin de satın alma kararlarını da buna göre vermelerine neden olmaktadır. Çevre konularının artan önemi ekolojik uygulama ve stratejileri ön plana çıkarmaktadır.

Bu çalışmanın amacı, yeşil tüketim kavramının sürdürülebilir kalkınma açısından bazı yeşil vergi uygulamaları ile Türkiye ve Fransa özelinde incelenmesidir.

 

Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Kalkınma, Tüketici, Yeşil Tüketici, Avrupa Yeşil Mutabakatı.